top of page

Sen Gelme Kardeşim…

Yazarın fotoğrafı: Alp ErsönmezAlp Ersönmez

Her gün ayrı bir olay olan bu ülkede sanatçıların şarkılarını söylemeyip, sanatçılığıyla değil ünlülüğüyle olaylar içinde yer almasını istiyorsan…

Senin istediğin gibi davranmayıp, senin onaylamayacağın sözleri söylediğinde hemen sırt çevirip, en ufak bir olayda ilk kalem olarak sanattan ve kesinti yapıyorsan…

O sevdiğin sanatçının hassas bir anında yazdığı şarkıyı, kendi hassas olduğun bir zamanda dinlerken, o şarkıyı internetten ücret ödemeden, korsan indirdiğini hatırlamıyorsan…

Bunu yaparken de o sanatçının ne kadar kazandığından habersiz, “aman nasıl olsa çok para kazanıyorlar, benim param yok” diyorsan…

Sen evinde televizyon başında formanı çekmiş maç izlerken,” bizim halk renkli sever” diyen kanalların, oyuncuların suratına florasan tutulmuş gibi ışıklandırılmış dizilerinin başında çiğdem çitlerken, her gün merakla bekleyip izlediğin şarkılı türkülü yarışmaların bir gün yüceltilen bir gün aşağılanan genç ses sanatçıları bu ülkede para kazanır mı kazanmaz mı diye aklından geçirmiyorsan…

Bilmemkaçyüz kilometre ilerideki şehre gidilmiş, o sahneler kurulmuş, senin hayatın boyunca yapmayacağın bağış miktarı kadar para çalışanlara dağıtılmışken, konser iptal militanı olan sen, hepimizin üzüldüğü bir olay o gün gerçekleştiğinde tekrar her şeyin nasıl toplananıp, o ulaşım masraflarının karşılanıp herkesin nasıl geri geleceğini düşünmeden, klavye başında ağzına emzik tıkılmasını bekleyen şımarık çocuk gibi mızmızlanıyorsan…

Eti budu bir şey olmayan, kendi çapında iş yapan ama hayatını böyle geçindiren müzisyen arkadaşım, ertesi gün vereceği kirasının son kısmını o gece çalacağı mekandan/konserden tamamlayabilecekken, sen neden konser iptal edilmiyor diye bilgisayar başında tükürük saçıp sonra gece kankalarınla gittiğin meyhanede gündemdeki üzücü olaylara sadece iki buçuk dakika ayırdıktan sonra yine geçen akşam götürdüğün abladan bahsedebiliyorsan…

Sen her ay masa arkasında örgü örsen bile banka hesabına yatan maaşınla çocuğunun okul taksidini yatırabildiğinde, bırak krediyi bankaların kredi kartı bile vermediği çok sevdiğin pek çok sanatçı olduğunu düşünemiyorsan…

Işıkçının,sesçinin, sahneyi kuranın, yemekçinin parası, uçak biletleri ödenmişken senin iptal ettiğin konserle senin tahmin edemeyeceğin kadar büyük meblağlarda zarar eden sanatçın bunu bu ülkede yılda on kez yaşadığında onun için “ya koyar mı ona be” diyebiliyorsan…

Sanatçının duyarlılığını kirasını yatıramadığı, en yakın arkadaşını toprağa verdiği ,eşiyle dostuyla kavga ettiği, dünyasını yıkacak kadar kötü bir haber aldığı günde sahneye çıkabildiğinde değil, sadece “hassas” zamanlarda akşam evinde vur patlasın çal oynasın programlar izlerken yine de kendini “duyarlı ve hassas” sunan insanların hassasiyetlerini düşünüp “hassasça” konser iptal ettiğinde sınıyorsan…

Sanatın değeri bilinmeyen ve karşılığı hiçbir zaman ödenmeyen bu ülkede, sana yaşadığı her seyin, duygularının, birikiminin, düşüncesinin, kişiliğinin şekillendirdiği şarkılar çalan söyleyen sanatçına bir kasetçalar gibi davranıp ne zaman susup ne zaman çalacağına karar vermeye çalışıyorsan…

Ağladığında, güldüğünde, konserinde el çırptığında her şey iyiyken, samimi olarak ibadet eden vatandaştan gayrı, onbir ay her türlü rezaleti yapıp Ramazan’da adam olmuş gibi davrananlara benzer şekilde elaleme ne kadar hassas olduğunu “feys”lerde “tvitır”larda göstermek için sanatçının gönderilerinin altına yorum yazarken o sanatçıyı tanımazdan bilmezden, sanki yanlış tanımış olmaktan geliyorsan…

Sevdiğin sanatçıya, ne yapıp ne yapmaması gerektiğini söyleyecek kadar kendinden emin, evlendikten sonra değişmesini beklediğin eş muamelesi yapıyorsan…

İnsan olarak hepimizin çok üzüldüğü günlerin akşamında konser iptal etmeyen sanatçılara lanet okuyup, kendin eşin dostunla evinde hiçbir şey olmamış gibi neşeli/televizyonlu/şakalı/çay dökmeli eğlenceler yaşıyorsan…

O sanatçı belki de çok ihtiyacı olan o paraya kendi isteğiyle sırt çevirirken, sen ev gezmelerinde, kahkahalarda, sevişmelerde, canlı müziğin iptal edildiği bir barda, sevdiği televizyon programının başında, laf soktuğun başka sanatçılardan bulduğun artık zamanda, gözüne kestirdiğin sanal alem arkadaşlıklarında zaman geçiriyorsan…

Acı olayların yaşandığı günlerin sonraki haftası, on gün ertesi hatta bir ay sonrasındaki konserler iptal edilip zaten telif sistemi çalışmayan bir ülkede var olmaya çalışan sanatçının tek para kazanma kaynağı kurutulduğunda, “ya atmıştır sağa sola bir şeyler, aileden falan da vardır” diyebilecek kadar izansızsan…

Eyy oturduğu yerden sevdiği sanatçıya ev ödevi verir gibi konser iptali telkininde bulunan, müziği aslında sadece eğlencelik bir hayat fonu sanan ama bunun farkında olmayan dinleyici…

Sen gelme kardeşim… Benim konserime gelme… Çünkü ben senin duyarlılığında değilim… Çünkü ben benim duyarlılığımdaki dinleyiciye müzik yapmak istiyorum… Ve inan bizim hassas olmayan müziğimiz sana göre değil…

Öyle hassas görünüp, benden her taziye iptali istediğinde, etrafa verdiğin duyarlı pozun tezahürü olarak kendi işini gücünü iptal etmediğin sürece, senin gibi sanatçısını aç görmeyi sevenlere müzik yapmak istemiyorum ben…

Senin gözyaşını akıtan o şarkıları yazana kadar o sanatçının ne kadar gözyaşı döktüğünü anlayana kadar da gelme…

Sakın gelme…

Ama sen zaten bunları yapmıyorsundur biliyorum…

Çünkü sen duyarlısın değil mi?..

 
 
 

Comments


bottom of page